19 Nisan 2025 Cumartesi
DOLAR 38.26 ₺
EURO 43.83 ₺
STERLIN 51.09 ₺
G.ALTIN 4,076.20 ₺
Ç.ALTIN 6,772.57 ₺
BTC 83,955.42 $
BİST 9,317.24

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Nüfusun azalması savaştan çok daha önemli bir tehdittir

Gündem
Yayınlama: 19 Nisan 2025 Cumartesi 15:44 Güncelleme: 19 Nisan 2025 Cumartesi 15:46 Kaynak: Haber Merkezi

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yanlış eğitim ve nüfus politikalarının milletimize hem güç hem de zaman kaybettirdiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Nüfusun azalması savaştan çok daha önemli bir tehdittir
ads

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, KADEM (Kadın ve Demokrasi Derneği) 5. Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, geçmişte uygulanan bazı eğitim ve nüfus politikalarını eleştirdi. Erdoğan, "Yanlış eğitim ve nüfus kontrolü politikasıyla milletimize güç ve zaman kaybettirdiler" diyerek, bu politikaların Türkiye’nin kalkınmasına ve demografik yapısına olumsuz etkilerde bulunduğunu ifade etti.

"Karşımızda felaket bir tablo var." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, nüfusun hızla azalmaya başladığının altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:

"TÜRKİYE NÜFUSU AZALIŞA DÖNÜYOR"

Burada şunu da ifade etmek durumundayım. Demografik yapımızdaki dramatik değişimi bundan ayrı göremeyiz. Birileri yüzleştiğimiz tehditlere gözlerini kapatmış durumda.


Bu konuyu her gündeme getirdiğimizde bizi eleştirmek, bizi yaftalamak, ezberlenmiş cümlelerle bize saldırmak dışında hiçbir şey yapmıyorlar.

Ama en iyimser projeksiyonlar bile Türkiye nüfusunun 10 yıl sonra artıştan azalışa döneceğine işaret ediyor.

Haber Resmi

"TÜRKİYE NÜFUSUNU AZALTTILAR"

Bakınız bu durumu bir tarihçimiz nasıl değerlendiriyor. Türkiye bir kabusa gidiyor. Anadolu'daki Türk nüfusu hızla yaşlanıyor. Milletimiz kendisini toparlayamazsa bu topraklardaki yaşama kabiliyetini kaybeder. Bu bir beka sorunudur. Prut Savaşı'nda 1711'de Rusları yendiğimizde bizim nüfusumuz 30 milyon, Rusların nüfusu 16 milyondu. Meşhur 93 Harbi dediğimiz 1877-78 büyük bozgununa gelindiğinde Ruslar 100 milyona ulaşmıştı, Osmanlı 26 milyondu.

Birinci Dünya Savaşı'nda Rusya 175 milyona çıkarken Osmanlı 22 milyona gerilemişti. Cumhuriyet döneminde 1960'larda yanlış bir iş yaparak doğum kontrol sistemiyle Türk nüfusunu azalttılar. Bu, ülkemiz için savaştan çok daha önemli bir tehdittir.

Biz içi boş kavramlar uğruna birbirimizle didişirken, kavga ederken, vaktimizi ve enerjimizi fütursuzca harcarken milli bünyemizi işte böyle zayıflattılar, böyle içerden çökerttiler.

"YANLIŞ NÜFUS KONTROLÜ POLİTİKASIYLA GÜÇ VE ZAMAN KAYBETTİRDİLER"

Ülkemize açıkça söylemek gerekirse büyük bir pusu kurdular. Yanlış eğitim politikasıyla, yanlış nüfus kontrolü politikasıyla milletimize güç ve zaman kaybettirdiler.


Ancak ihanet kelimesinin tarif edebileceği bu yanlışı bugün de muhalefet eliyle, muhalefet belediyeleri eliyle halen devam ettirmeye çalışıyorlar. Batı'nın bile kurtulmak için yollar aradığı cinsiyetsizleştirme politikalarının ülkemizdeki savunuculuğunu dikkat ederseniz muhalefet yapıyor.

Belediyelerde personele maaş dahi ödeyemezken bakıyorsunuz milletin kaynaklarını sapkın akımlara peşkeş çekmekten utanmıyorlar. LGBT paçavralarıyla donattıkları belediyelerde ortaya çıkan yolsuzlukları ise hepimiz ibretle takip ediyoruz.

"GENÇLER TEK BAŞLARINA YAŞIYOR"

Elbette mesele sadece muhalefetin ihanetiyle sınırlı değil. Neoliberal kültürün özendirdiği hayat tarzının olumsuz etkileriyle de karşı karşıyayız. Toplumun temeli olan aile kurumu tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tehdit ve tehlike altındadır. Ailenin, aile kurmanın, çocuk sahibi olmanın daha önce hiç olmadığı kadar örselendiği bir dönemin içindeyiz.


Biliyoruz ki bugün pek çok aile 25 yaşına, 30 yaşına, 35 yaşına gelmiş çocuklarını evlenip yuva kurmaya, çocuk sahibi olmaya ne yazık ki ikna edemiyor. İnşaat sektörü artık 4+1 veya 3+1 değil, daha ziyade stüdyo tarzı 1+1 konutlar yapmaya yöneldi. Asıl tehlike burada. Çünkü gençler tek başlarına yaşıyor ve 1+1 ev onlara yetiyor.

Avrupa devletleri kendi nüfusları ülkenin çarklarını çevirmeye yeterli olmadığı için sürekli dışarıdan göçmen alıyor. Bunun için sosyal medya mecraları dahil her türlü propaganda aracını kullanıyorlar. Türkiye'yi sürekli karalayan, ülkemizi kötüleyen paylaşımların önemli bir kısmı bu kara propagandanın ürünüdür. Muhalefet de bu algı operasyonuna taşeronluk yapıyor.

Eş zamanlı olarak yabancı düşmanlığı körüklenerek ülkemiz ekonomisine ve insani diplomasiye zarar verilmek isteniyor. Ülkemizde birilerinin kin kustuğu Suriye'den, Türk cumhuriyetlerinden, diğer coğrafyalardan gelen misafirlerimiz olmasa pek çok sektörün ciddi sıkıntıya düşeceğine bizler inanıyoruz.

"KARŞIMIZDAKİ TABLO FELAKET"

Bu tabii ki bizim tercih ettiğimiz bir durum değil. Ama vaka böyle. Daha önemlisi karşımızdaki tablonun felaketimiz olduğunu anlamak için 10 yıl daha beklemeye gerek yok. Kendi nüfusumuzu kendi insanımızla artırmak için bir dizi önlem aldık ve uygulamaya başladık.


Ancak meselenin maddi teşviklerin ötesinde bir inanç, bir kültür, bir medeniyet tasavvuru olduğunu unutmamalıyız. Zihinleri değiştirmeden, kalpleri mutmain etmeden, bilhassa yanlış algıları yıkmadan hedeflediğimiz noktaya varamayız. Her şeyi pozitivizmi esas alan bizimle izah etmeye ve çözmeye çalışmak bize patinaj yaptırır, vakit kaybettirir, kaynak israf ettirir.

İlk Yorumu Sen Yaz
code